Daha önceki bir yazımda 22 Temmuz işçi sınıfının kara günüdür diye yazmıştım.
Günler kara olur mu?
Olabiliyor...
1947 Yılında madenî eşya işkolunda kurulan Türkiye Maden - İş Sendikasının uzun yıllar ve kurucusu olduğu Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunu DİSK'İN de7 yıl Genel Başkanlığını yapan efsane sendikacı, devrimci insan Kemal Türkler evinin önünde katillerce çapraz ateşe alınarak hunharca katledildi. Ömrünün büyük bir bölümünü işçi sınıfının hizmetine adayan bir liderin öldürüldüğü gün işçi sınıfı adına sanırım kara ile ifade edilebilir.
Kemal Türkler'i çok iyi tanıyan Gazetecilerden Şükran Soner yazmış olduğu ''İşçiyim Haksızım'' kitabında Kemal Türkler'in son gününden bahsediyor ve soruyor yüzbinlere ne oldu?.
YÜZ BİNLERE NE OLDU?
Kemal Türkler 22 Temmuz 1980 günü evinin önünde üç kişi tarafından yaylım ateşine tutularak acımasızca öldürüldü. Samatya Hastanesi'ne ulaştığımızda karısı Sebahat Türkler'in elbisesi ıslak, kan içındeydi. Akşam evinde Kemal'in kanı diye inleyerek, kanla kaplanmış elbiseyi çıkarmamak için ne kadar çok direnmişti. İşçiler, Türk sendi- kacılık yaşamında tartışmasız çok önemli yeri olan Kemal Türkler'e sevgilerini, saygılarını fazlasıyla gösterdiler.
O zaman da sıkıyönetim ve baskı vardı. Sıkıyönetim görevlileri, DİSK yöneticileriyle uzun tartışmalar yapmışlar ancak birkaç bin kişiyi geçmeyen bir cenaze törenine izin verebileceklerini bildirmişlerdi.
Cenazenin kaldırıldığı 25 Temmuz günü Aksaray Murat Paşa Camisi'ne giden bütün sokak araları asker ve polislerle dolmuştu. Cenaze töreninde izin verilen kalabalığı aştırmamak üzere asker-polis kordonu da yapılmıştı. İstanbul'un her yönünden oluk gibi akan ka- labalığı ne durdurulabilir ki? 1966-80 arasında İstanbul'da olmuş tüm miting ve toplantıları izlemiş biri olarak, görebildiğim en büyük kitlesel gösteri oldu. İşçiler Kemal Türkler'e sevgilerini, cinayete tepkilerini, belki de tüm ezikliklerine tepkiyi göstermek için adeta yarışa girişmişlerdi. Cenaze kortejinin başı Vatan Caddesi'nin sonuna, kavşağa geldiğinde telsizler, henüz Saraçhanebaşı'ndaki kuyruğun yola çıkamadığını haber veriyorlardı. Oysa sabahtan itibaren başka şehir- lerden gelen işçi otobüsleri geri çevrilmiş, otobüslerden inip kaçarak gelenler, asker ve polis tarafından korteje sokulmadıkları için Vatan Caddesi kavşağının karşısındaki mezarlık tepelerinde ayrıca büyük kalabalıkları oluşturmuşlardı.
Anlatılanlar öyleydi ki Kemal Türkler'in onca sınırlama, yasaklamaya rağmen cenazesindeki büyük kalabalık, komutanları korkutmuş, kaygılandırmıştı. DİSK'e olduğunun çok üstünde güç vehmedilmişti. Arkasından büyük bir gizli örgüt çıkacağına öylesine çok inanılmıştı ki DİSK merkez binasının lambrileri sökülüp arkalarında silah bulunamayınca adeta düş kırıklığına uğranılmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder