Aziz Nesin, Vatan Gazetesinde yayımladığı ve Kemal Türkler'i eleştirdiği yazısında, sanki eleştiri sınırlarını zorluyor..
Üretim fazlası olduğunu, bu nedenle büyük patron Vehbi Koç'un ödemediği işçi ücretleri dahil, birçok konudan daha kârlı çıkacağını ve bu grevlerin zamansız başlatıldığını, belirtiyor.
"Sendika işçilere tam gündelik veremez oldu, yarı gündelik verilmeye başlandı" dedikten sonra "yarı gündelik de veremez oldu, üçte bir gündelik vermek için taşınmazlarını satılığa çıkarmıştı" diyor.
"Büyük Grev" isimli yazıyı daha doğrusu, her ne kadar masal öykü dense de, DİSK ve Maden-İş Sendikasının Genel Başkanını ve onun sendikal anlayışını hedef alan yazıyı, Aziz Nesin gibi bir yazarın hangi düşünceyle yazdığını (gerçeğini) anlamak güç..
YANILGI FAZLA
Aziz Nesin'in grevlerin zamansız başladığı söylemi ile büyük bir yanılgı içinde olduğunu söyleyebiliriz ve adını ''büyük'' koyduğu bu grevlerin aynı anda başlatıldığını mı zannediyor?
Ya da grevde olan onlarca fabrikanın Koç'un olduğunu mu sanıyor? ikisi de değil.
Aziz Nesin bu yazıyı 3 Aralık 1977 tarihinde yazdı.
Yazının yazıldığı tarihte (şu anda) tam sayı söyleyemem ama, büyük ağırlık İstanbul'da olmak üzere Kocaeli, Çerkezköy, Eskişehir, Ankara, İzmir, Mersin, Manisa ve Antalya gibi il ve bölgelerde büyüklü küçüklü onlarca fabrikada grev devam ediyordu.
GREVCİ İŞÇİLER DİRENÇLİ KAHRAMANLAR
Bilinmeli ki grevlerin bir kısmı 1975 yılında başladı, bunlara 1976 yılında yenileri ilave oldu, 1977 yılındaki ilavelerle yazının yazıldığı tarihte işyerlerindeki grevlerin bir çoğu 2 ve 3. yılını doldurmaktaydı.
Turgut Özal'ın danışmanlığı ve kısa süre sonra başkanlığındaki MESS, T.MADEN-İŞ Sendikası karşısında sanki çelikten geçilemez ağlar örmek istiyordu.
Daha doğrusu ileride ''ben zengini severim'' diyecek olan Özal şimdiden görevini yerine getirmek için canla başla çalışıyordu!
Bu dönem Özal sayesinde işverenler tarafında öyle bir düşünce hakim oldu ki emek, emekçi, işçi, üretim, ülke ekonomisi gibi düşünce kesin olarak bir tarafa bıraktırıldı..
Gerçek şu ki grevdeki bu işçiler her türlü olumsuz koşullara rağmen çok uzun süre ekmek, adalet, sendikal özgürlük ve onur mücadelesi verdiler, işyerlerini de koruyup kollayarak yürekli birer kahramanlık gösterdiler.
BAZI ŞEYLER YAZILMIYOR
Şair ''Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban'' demiş ya.
Aşkın kağıda yazılıp yazılmadığını bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var, bazı şeyler galiba yazılamıyor..
En azından ben yazamıyorum...
Ama şunları açıkça söyleyebilirim ki, gerek DİSK gerekse Maden-İş yöneticilerinin bir kısmı ve uzman kadrolar sendikal anlayıştan daha çok ütopik siyasal anlayışa geçmiş ve çalışmaları bu doğrultuda yapmaya başlamışlardı.
Sendikal ve siyasal sloganlar TKP ideologlarının çizdiği sınırlara göre hazırlanıp onların uygun buldukları yer ve mekanlarda seslendiriliyordu.
Özellikle bazı uygulama ve sloganlar patronların MESS içerisindeki birlikteliklerini daha da kemikleştiriyordu.
1977 yılında yapılması gereken MADEN-İŞ ve DİSK Genel Kurulları, birlieri için grevlerden daha önemliydi!!
Her iki örgütün 1977 Genel Kurulları, sendikal sondan daha çok, ideolojik (siyasi) anlayış doğrultusunda geliştiği ve sonuçlandığı anlaşılmıştı...
SADUN AREN AZİZ NESİN BÜYÜK GREV olarak devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder