Eli kanlı caniler 22 Temmuz 1980 sabahı işe giderken evinin önünde kurşunladılar. O'nu ömrünün en verimli çağında toprağa verdik...
54 yaşında kaybettiğimiz DİSK kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler, gerçek ve devrimci sendikacılığın ilkelerini belirleyen ve o ilkelerin hayata geçirilmesi için mücadelesini bıkmadan, yılmadan uygulayan bir liderdi...
"Taban (işçiler), sendikalarda daima söz ve karar sahibi olmalıdır" ilkesinin isim babasıydı ve bunun mücadelesini sendikal hareketlerde vermeye çalışırdı...
Kemal Türkler, Türkiye MADEN-İŞ Sendikası Genel Başkanı iken 1962 Yılında bu sendikanın üyesi olmuş ve o tarihte kendisini tanımıştım.
1965 Yılında MADEN -İŞ Silahtarağa Merez Şube Başkanlığına, 1967 Yılında ise Silahtarağa Şubesinin de bağlanmasıyla birlikte 6. Bölge Temsilciliğine seçildim. Kendisi ile şube ve bölge temsilcisi olarak, 1974-1977 yıllarında da genel başkan vekili olarak, onbeş yıla yakın birlikte çalıştım, yakından tanıdım.
DİSK'İN kurulması da dahil birçok ilklerde, ben de hep vardım...
Onsuz geçen 40 yılla ilgili yeni bir yazı yazmak yerine, değerli gazeteci Bekir Coşkun'un, Cumhuriyet Gazetesinde 03.12.2010 tarihinde yayımlanan " Oysa Yerde Kan Vardı" başlıklı yazısını birlikte bir kere daha okuyalım istedim...
Oysa Yerde Kan Vardı.
~ 03.12.2010, Bekir COŞKUN ~
Biliyorsunuz, her sene tam bu günler geleneksel “Turgut Özal öldürüldü” günleridir…
Çankaya Köşkü’nün içinde, kapıda muhafız alayı, iki yüz nöbetçi, yanında doktoru, elli görevlinin arasında, ambulans, Hacettepe Hastanesi’nin yığınla raporları…
Yine de “öldürüldü” diyorlar…
Ama herkesin önünde, evinin kapısında, bedeninde kurşunlarla vurulan emekçilerin lideri Kemal Türkler’in “öldürüldüğü” kanıtlanamadığı için önceki gün dava zamanaşımına uğradı ve düştü…
*
Mesela; Adnan Kahveci; trafik kazası ile öldürüldü…
Muhsin Yazıcıoğlu; telefon sinyali ile öldürüldü…
Bülent Ecevit; yanlış teşhis ile öldürüldü…
Turgut Özal; zehirli börek ile öldürüldü…
Ama Kemal Türkler, kurşunlarla, yolun ortasında, kanı oluk gibi aka aka vuruldu da “öldürüldüğü” belirlenemedi…
Tam 26 yıl sürdü mahkeme…
Dava düştü…
*
Aslında Türkiye’nin nasıl bu günlere geldiğinin uzun ve hazin hikâyesidir bu…
Emperyalizme karşı duran bu ülkenin yiğit çocukları işte böyle bir bir yok edildiler. Böylece dün liberal (!) işbirlikçileri ile Türkiye’yi yağmalayan sömürgeciler, bugün de dinci ortakları ile aynı yağmayı-talanı aralıksız sürdürebiliyorlar…
Bu yüzdendir:
Yaşlı ve hasta bedenleri yapılan eziyete dayanamayan İlhan Selçuk da, Türkan Saylan da öldürülmedi… Bombalarla paramparça edilen Uğur Mumcu’dan Ahmet Taner Kışlalı’ya kadar daha nicelerinin öldürüldüğü de ortada kaldı…
Kemal Türkler’in kızı babasının öldürüldüğünü gördü, vurulmuş bir beden ve yerde kan vardı…
Ama “öldürüldüğü” kanıtlanamadı…
Dava önceki gün düştü…
(Cumhuriyet 03.12.2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder