Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 31 Ocak 2018 Tarihinde, işçi sendikalarının üye sayılarıyla ilgili bir istatistik yayınladı. Bu duruma göre sendikalı işçi sayısı 1.714.397 dir.
Bilindiği gibi Türkiye'de;
Ülkemizde, şu anda etkili üç işçi sendikaları konfederasyonu vardır.
Bu istatistiğe göre, TÜRK-İŞ Konfederasyonunun 34 üye sendikası vardır. Bunların toplam üye sayıları ise 925.039 dur. Konfederasyon 1952 yılında kurulmuştur.


Yılında Ankara'da kurulmuştur.

Örgütlenmesini kısa zamanda tamamlayan DİSK, sendikal hayata önemli ilkler yaşatmıştır. Demokratik kitle ve sınıf sendikacılığının olmazsa olmazlarını denemiş, uygulamış, işçiler lehine bir çok kazanımlar sağlamıştır. Bu nedenlerle işçilerin takdirlerini kazanarak üye sayısını kısa zamanda BEŞYÜZBİNLERE taşımıştır.
1 MAYIS, (işçi bayramı) ilk defa 1976 Yılında DİSK öncülüğünde TAKSİM'de kutlanmıştır.
TÜM-İŞ, BİRLİK-İŞ Konfederasyonları ile bağımsız sendikaların üye sayıları toplamı ise 24.870 dir.
BU TABLO TÜRKİYE SENDİKAL HAREKETİNE YAKIŞMIYOR
2018 Yılı itibari ile Türkiye'de zorunlu SSK(sosyal sigorta)lı çalışan sayısının yaklaşık 20 milyon olduğu ifade edilmektedir. Bunların büyük bir bölümü sanayi sektöründe, kalan kesim ise hizmet sektöründe çalışır durumdadır.

Bu durum, 1980 darbesinin, işçi sınıfının sendikal hareketlerini, işçi aleyhine nasıl etkilediğinin çok açık bir göstergesidir..
Şurası bir gerçektir ki 1980 Yılından itibaren işçi sendikaları devamlı kan kaybetmektedir. Bu durum ise sonuç olarak işçi sınıfının ekonomik ve demokratik sendikal haklarının geriletilmesine, zayıflatılmasına neden olmuştur.
12 EYLÜL DARBESİ, gerçek sendikal çalışmaların ortadan kaldırılmasını planlamıştır. Sendikal hareketlerin zayıflatılmasının, geriletilmesinin asıl ve önemli sebeplerinden birisidir. Düzenle uzlaşmış görünümündeki, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ yöneticileri ise, sürekli geriletilen sendikal hareketlere ses çıkarmaz olmuşlardır.
12 EYLÜL Yöneticileri, başta Turgut Özal olmak üzere sendikal çalışmalarla elde edilen bir çok işçi haklarını, özellikle de toplu sözleşmelerle elde edilen sosyal yardım, ikramiye gibi ekonomik hakları sürekli törpülemiştir.
Darbeci Evren, "garson benimle aynı maaşı alıyor" diyerek işçi ücretlerinin yüksekliğinden olan rahatsızlığını dile getirmiş, darbecinin başbakanı Özal ise "ben zengini severim" demiş ve her ikisi de işçi hakları karşıtlığını açıkça belirtmişlerdir.
Ne yazık ki düzenden yana, işçi emeğinin değerini bilmeyen, gerçek ve devrimci bir ruh taşımayan, sendikacılar birçok şeyin farkında değil...
Gerçek sendikacılığın gereğini hâla yapmayanlar, âla yaşantılarına devam ederek işçi emeğine ihanet ediyorlar.
Sendikacının ilk görevi, işçileri sendikalı yapmaktır. Sendikaları sayısal bakımdan çoğaltmak ve güçlendirmektir.
İşçinin ilk görevi ise sendikalı olmaktır...

SENDİKASIZLIK YALNIZLIKTIR...
SENDİKA, İŞÇİNİN ŞEMSİYESİDİR...
SENDİKA, İŞÇİNİN AVUKATIDIR...
SENDİKA, İŞÇİNİN EVİNDEN SONRAKİ YUVASIDIR...
SENDİKA, İŞÇİNİN VE GELECEĞİNİN YAŞAM GÜVENCESİDİR...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder