16 Ağustos 2016 Salı

UZUN SÜREN ELEKTROMETAL GREVİ

Sanayici Erenyol Ailesinin Silahatarağa, Haliç kıyısındaki Elektrometal Fabrikası, Genel Müdür *Hikmet Erenyol'un, 21 Haziran 1971 tarihinde meydana gelen kazadaki vefatından sonra işletmeyi bir süre Necdet Erenyol yönetmeye çalıştı. Daha sonra kendi branşında önemli imalatlar yapan bu fabrika el değiştirdi.

Kuruluşundan itibaren fabrika, döküm ve izabe konusunda her yıl ülkemizin önde gelen kuruluşları arasında gösteriliyordu.


Bir döküm anı
MADEN-İŞ Sendikası ile işveren arasında daha önce yapılan toplu sözleşmenin yürürlük süresi son bulduğu için, yeni dönem toplu sözleşme görüşmelerine başlandı. İşveren Necdet Erenyol'un, MESS'in etkisi ile müzakerelerde oldukça uzlaşmaz bir tavır sergilediği gözleniyordu..

MADEN-İŞ Sendikasının, üyeleri ile birlikte hazırladığı ve fabrikanın karşılayabileceği tekliflerin hemen hiç birisini kabul etmiyorlardı.
Ücret zamları ve diğer sosyal yardımlar konularındaki tekliflere hayır deniliyor, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin günlerinin artırılmasını ise kesinlikle reddediyorlardı. Görüşmeler uzun süre devam etti, her defasında olumsuzlukla sonuçlandı.


Sendikanın bu durumda yapacağı fazlaca bir şey kalmamıştı. Yasanın tüm gerekleri yerine getirildikten sonra grev kararı alındı. Tüm prosedür tamamlandı, 5 Nisan 1974 tarihinde yasal grev başladı. 
İşyerinde çalışan MADEN - İŞ üyelerinin tamamı greve katıldı. 1974 Yılını grevle sonlandıran, Elektrometal işçileri 1975 Yılına da grevle girdi. 
İşveren ve MESS, anlaşmamakta direniyor, işçiler ve sendika ise greve devam diyorlardı...

Grev uzadıkça uzuyor, işverenin inadı ise fabrikanın, işçilerin, işçi sendikasının ve ülke ekonomisinin 
kayıplarının devamına neden oluyordu. 
MESS, diğer metal işverenlerinden, özellikle de büyük kamu işletmelerinden aldıkları aidatların, zararlarının bir bölümünün karşılanması için işverene ödüyordu.

Çelik Endüstri Fabrikasının da sahibi Zeki Aytaç, büyük hissedar olarak fabrikayı satın aldı, Genel Müdürlüğüne de Turgut Özal'ı getirdi. 1980 Darbesinden sonra "ben zengini severim" diyecek olan Özal, fabrikanın tek yetkilisi durumuna gelmişti.




284. gününde grevciler fabrika önünde toplu halde

Grevin uzaması, kamu oyunun gündeminde oldukça yer bulmaya başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşulur hale geldi. İstanbul Senatörü (CHP) Solmaz Belül detaylı bir soru önergesi hazırlayarak Cumhuriyet Senatosu Başkanlığı'na sundu. Soru önergesinde grevin ekonomiye etkilerini, MESS'e üye olan devlete ait fabrikaların ve iktisadi devlet teşekküllerinin ödedikleri aidatların miktarını soruyor, başbakan tarafından cevaplanmasını istiyordu.

1975 Yılı Mart Ayı başlarında Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş'ten bir görüşme teklifi aldık. Elektrometal grevinin taraflarca bir de kendi başkanlığında görüşülmesini istemişti. Bu nedenle Ankara'da olmamızı uygun bulacağını belirtiyordu.

Toplu Sözleşme Dairesi Başkanlığını yürüttüğüm için gerekli hazırlıkları yaptım, Diğer yürütme kurulu üyesi Şinasi Kaya ile birlikte, belirtilen tarih ve saatte, Devlet Bakanı Tabii Senatör Mehmet Özgüneş tarafından kabul edildik.

Bakan hemen konuya girdi. "İnşallah sizce de bir mahzur yoktur, görüşmeyi ayrı ayrı yapmak istiyorum. Önce sizi ve tekliflerinizi öğrenmek istiyorum, bilahare yan odada bulunan işveren yetkilileri ile görüşeceğim, inşallah anlaşma sağlarız" dedi. Şinasi Kaya "sayın bakanım bizce hiç bir mahsur yoktur istediğiniz yöntemle görüşebiliriz" dedi. Bakan bana dönerek "Hüseyin Bey sizsiniz değil mi, siz ne dersiniz?" dedi.

Bakanın bu sorusunu biraz manidar buldum ve "tabii efendim, belirleyeceğiniz yönteme biz uyarız" dedim.
Daha önce hazırladığım teklifleri ve görüşmeleri ihtiva eden bir dosya özetini uzattım. Tekliflerimizin bir özet değerlendirmesini de sundum. Sıra ile özetlediğim tekliflerin bir yerinde "bir dakika durun, bu maddeyi çıkarın bu maddeyi görüşmeye gerek yoktur" dedi.


"Sayın Bakanım bu madde bizim için çok önemlidir, hemen bütün toplu sözleşmelerimizin temel maddelerinden birisidir, onu çıkaramayız, zaten işverene de çok önemli bir yük getirmiyor. İki dini bayramımız var, bu bayramlar öncesi işçilere, belirtilen bayram harçlıklarını mutlaka almamız gerekir. O yüzden tekliften bu maddeyi çıkaramayız" dedim."Yanlış anladınız, bu maddeyi çıkarın diyorum bu maddeyi ben kabul ettiririm, kuşkunuz olmasın, artık bayram harçlığını da vermeyi kabul etmeyecekler mi?" dedi. Dini bayramlarda bayram harçlığında ısrarımız bakanın çok hoşuna gitmiş ve daha teklifi taslakta görür görmez gözlerini kısarak beş on saniye kadar sessiz kalıp düşünmüştü...

Kendisine verdiğim, tekliflerimizin özet dosyası ile birlikte odadan çıkarken özel sekreterine, "misafirlerimize çay söyle" dedi.
Kabul edildiğimiz odada haylice oturduk. Bir saati aşan bir zaman dilimi sonrası, Bakan Mehmet Özgüneş yanımıza döndü.

Bir süre düşündü ve  "ne diyeceğimi, nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Biz sizi yanlış tanıyormuşuz, asıl yanlışlar öbür taraftaymış" dedi. "İşveren kesimi tam bir anlaşmazlık içinde, yapacak bir şey yok, grev daha da uzayacağa benziyor, çok üzgünüm." dedi. "Sayın Bakanım biz o kesimin niyetlerini, anlayışlarını, tutum ve davranışlarını gayet iyi biliyoruz. 
Sanırım bayram harçlıklarını da kabul etmediler herhalde. İşçiler yağmur çamur, sıcak soğuk demeden yarı aç halde bu grevi aylarca sürdürdüler, yine de öyle devam edecekler" demiştim ki, karşımızda yüksek sesle ağlayan bir bakan vardı. Karda, kışta, yağmurda, çamurda, yarı aç sözlerinden sonra bakanın çok duygulandığını ve duygularının dışa vurulduğuna şahit olmuştuk.



                                                                                               Grevde 340. Gün

Grev 365 gününü doldurmuş ama işveren veya çevresinden hala bir ses çıkmıyordu. 

5 Nisan 1975 Tarihinde işçiler, grevin birinci yılını fabrika önünde toplanarak kutladılar. Çevre fabrika işçileri de kutlamaya katılarak grevci işçilere destek verdi. Bazı CHP Milletvekilleri greve katılan işçileri desteklemek için kutlamaya katıldılar.

550 den fazla MADEN-İŞ üyesinin katıldığı bu grev tam bir birlik içinde  uzunca bir süre daha devam etti.
Grev 500. Gününe sayılı günler kala, 6 Ağustos 1975 tarihinde, sendika yetkilileri ile işverenin görüşmeleri sonunda anlaşmayla son buldu. MESS ve işverenin bu uzun grevde, sırf inatları yüzünden, fabrikanın ve ülke ekonomisinin kayıplarının hesabını acaba birileri yaptı mı? 

GREV SÜRESİNDE 196 ÇOCUK DOĞDU

Elektrometal grevinde, işçilerin tuttukları günlüğe göre; 8 grevci çalışmak üzere Avrupa ülkelerine gitti. 2 grevci askere gitti.10 grevci işçi evlendi düğünleri yapıldı.120 grevci işçinin erkek, 76 grevcinin ise kız çocukları dünyaya geldi.

*Söylendiğine göre Hikmet Erenyol, 21 Haziran  1971 yılında, İstinye yokuşunda taş yüklü bir kamyona otomobili ile arkadan çarpmış, bu kazada hayatını etmiştir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder